12 Eylül 2009 Cumartesi

Haçlı Seferi

kusuru kadı kızına

rehin bırakılmış

kendimize büyük aşkların yazarıydık ikimizde

oyuncusuda olduğumuz kadar

az alkol basmadık yaralarımıza

izbeliği helasından belli meyhanelerde

az gözyaşı akıtmadık
bir ihanetten
hüzne gebe gecelerde

ve pek tabii;

az çarşaf terletmedik
alkol, sigara ve meni kokan
haz sarhoşu evlerimizde

ama artık yetmez mi? elimizde gül yüzümüzde acınası, zorlama bir gülüşle
eski aşkların acısını ve kapısını aşındırdığımız

kapanmadımı alkol bastığımız yaralar

gecelerimize yetmedimi bunca hüzün

söylesene;

bir gece kaç kez intihar eder

hangi duman, daha ne kadar maviye boyar acıyı

ya hicran?
daha nice yoldaşlık edecek gecemize...
söylesene!

şimdi bir ormanın denizine kavuştuğu kıyısında oturmuş

dolunayın umudu işleyişini izliyorum

ışığıyla geceye...

ben vazgeçtim acıya misafirperverlik etmekten

bir macunun mavi dumanına yansırken

fotoğraftan zihnime kazınmış yüzün

ilk geri adımını attı hüzün

gözlerini kendime kalkan
ediyorum...

kılıç gibi kuşanırken
beni özleme ihtimalini

yanlış anlama
aşk değil builan ettiğim;

çok olsa acıya karşı
don kişot vari
haçlı seferi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder