kusuru kadı kızına
rehin bırakılmış
kendimize büyük aşkların yazarıydık ikimizde
oyuncusuda olduğumuz kadar
az alkol basmadık yaralarımıza
izbeliği helasından belli meyhanelerde
az gözyaşı akıtmadık
bir ihanetten
hüzne gebe gecelerde
ve pek tabii;
az çarşaf terletmedik
alkol, sigara ve meni kokan
haz sarhoşu evlerimizde
ama artık yetmez mi? elimizde gül yüzümüzde acınası, zorlama bir gülüşle
eski aşkların acısını ve kapısını aşındırdığımız
kapanmadımı alkol bastığımız yaralar
gecelerimize yetmedimi bunca hüzün
söylesene;
bir gece kaç kez intihar eder
hangi duman, daha ne kadar maviye boyar acıyı
ya hicran?
daha nice yoldaşlık edecek gecemize...
söylesene!
şimdi bir ormanın denizine kavuştuğu kıyısında oturmuş
dolunayın umudu işleyişini izliyorum
ışığıyla geceye...
ben vazgeçtim acıya misafirperverlik etmekten
bir macunun mavi dumanına yansırken
fotoğraftan zihnime kazınmış yüzün
ilk geri adımını attı hüzün
gözlerini kendime kalkan
ediyorum...
kılıç gibi kuşanırken
beni özleme ihtimalini
yanlış anlama
aşk değil builan ettiğim;
çok olsa acıya karşı
don kişot vari
haçlı seferi...
12 Eylül 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder