14 Eylül 2009 Pazartesi

gezgin şiir

peri kızı'na

körfezi soluyorum şimdi,
ağdalı, yapış yapış bir soluk içime giren.
yokluğunun kanatlarında
bir körfezden diğerine sürüklenen.

kara bir talihtir aslında yokluğun,
ne ilacı var
ne de hastanın ilaca ihtiyacı
tam da yokluğundur
beni benden içeri eden.

ah! hatırlıyorum cıvıltılı kahkahanı
belinin her kıpırtısında
kanatlanıp esen rüzgara karışır,
sandras'ın zirvesinden
körfezin soğuk sularını aşıp
gelir benden yana...

vadilerim karanlık benim,
kuytularım soğuk, nemli
yokluğundan beri.

rüzgara karışamaz bazı duygular
illede dokunmak, tatmak ister
ten tene,
ter tere karışsın ister.
o sıra;
bir jilet gibi pürüzsüz ve ince
sızar yokluğun,
hayata, yaşama, bilince...
sızar yaradan kan,
dolanır durur bastığın yerleri,
tek tek kutsar olduğun şehirleri.
bu şehrin yapış yapış sıcağında
bir aşkı dokur
küçük bir oğlan çocuğu
bir masaldan ödün(Ç)alınmış
peri kızının örgülü saçlarından

masal bu ya;
peri kızı ormanda dolaşırken görmüş,
almış, yürek cebine koymuş derler...
bir sanrıdan arta kalan
ürkek kırmızı kertenkeleyi...

eylül 2009
muğla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder